Her alanda liyakat önemli.
İşi hak edene daha doğrusu işi hakkıyla yapana vermek.
Görevlendirirken bunu dikkate almak çok önemli.
Bu hem göreve getirilen kişi için önemliyken aynı zamanda görevi veren kişiye de faydası sağlar.
Düşünsenize bir iş yeriniz var ve elbette amacınız para kazanmak.
Kritik bir noktada çalışacak personeli hatır için işe alır mısınız?
Yada bunu yapmaya değer mi?
Spor gibi bir alanda köşe yazısı yazarken ticaretten örnek vermeyi çok doğru bulmasam da fayda zarar hesabı yaparken iyi
olacağını düşündüm.
Biz yine gelelim sahalara, salonlara yada sporun herhangi bir yerine.
Nerede olursak olalım spor büyük oranda yetenek işidir.
Hatta yeteneği iyi kullanma işidir.
Sizin yeteneğiniz çok iyi olsa bile bunu kullanmak daha doğrusu kullanabilmek değerli.
Peki sporun içindeki yöneticiler, antrenörler, başkanlar gibi karar vericiler için liyakat ne kadar önemli.
Bir spor takımının yada bireysel sporcunun en ufak başarısından kendisine pay çıkaran kişilerin herhangi bir başarısızlıkta gözlerden kaybolmasına anlam verebiliyor musunuz?
Kısacası verilen bir karardan fayda gelince övünürken zarar gelince üstlenmek de şart.
Bugün takımlarımızın Avrupa performanslarını tartışırken, alt yapında oyuncu yetişmediğini dile getirirken hatta kulüplerin nasıl yanlış yönetildiğini tartışırken hiç sorunların kaynağına bakma zahmetinde bulunmuyoruz.
Oysa işin temelini nasıl atarsanız öyle yükselir.
En basitinden onun sporcusu, bunun arkadaşı gibi bilgilerle tesislerinde kapılarından giren birçok oyuncu iş sahaya çıkmaya gelince sorun yaşıyor.
Sonucunda da takımlar başarısız oluyor.
Bireysel branşlarda bunun önüne geçmek çok zor değil ancak takım sporlarında bir sporcunun kötü olması bazen takım içinde fark edilmiyor.
İşte bu durum daha sıkıntılı.
Çünkü bir çok takım oyuncu transferinde iyi araştırma yapmadan sadece takımların oynadığı lige yada yakaladığı başarıya göre transfer yapma yoluna gidiyor.
Unutmadan belirtelim.
Transferde de birçok zaman liyakat göz ardı ediliyor.
Kısacası kendi kendimize yaptığımız hatalarla başarısız sonuçlara ulaşabiliyoruz.
Burada önemli olan nokta şu.
Kısa vadeli kazançlar değil uzun vadeli planlarla yola devam etmek.
Formül belli anlayana!
Gelelim Antalya camiasına.
Çoğu kulüp Allaha emanet gidiyor.
Tamamen spordan anlamayanlarla dolu.
Anlayanlarda destek bulmakta zorlanıyorlar.
Yazılarımızdan alınanlar oluyormuş.
Neler biliyoruz da yazmıyoruz.
Sezon sonunu bekleyin.
Sporla kalın.